::L::S::R::  felsefe ötesi bir projedir
zaman içinde degil -- ama: tam zamaninda

.................................
.................................
...***......******....******.....
...***.....********...********...
...***.....***...**...***..***...
...***......****......***..***...
...***........****....******.....
...***.....**...***...***..***...
...******..********...***..***...
...******...******....***..***...
.................................

Sigmund Freud
kontra
Wilhelm Reich

Deutsche Originalseite:
»Sigmund Freud contra Wilhelm Reich«
von Bernd A. Laska


»Beni Reich'tan kurtarin !« Bu sözlü emirle 17 Nisan 1933 tarihinde Sigmund Freud, ayni zamanda Deutsche Psychoanalytische Gesellschaft (Alman Ruhçözümcüler Toplulugu)'in baskanligina atadigi Yahudi olmayan Felix Boehm'e hitap etmistir. "Beni" -- ruhçözümcülerin hareketini degil ! Reich'in fikirleriyle tartismaktan kaçindigi gibi cinayete tesvik etmeye benzeyen bu sözleriyle Freud, Reich'la münakasa etmeden ondan kurtulmak istegini dile getirmekte ve açikça bir son çare aramaktadir. Freud'un plani gerçeklesmistir. Önemli arsivlerin kisitlamalarina ragmen Reich'in imha edilmesi hakkinda birçok detayli bilgiler son yillarda gün isigina çikarilmistir. Zira bu gelismelerin aydinlatici bir açiklamasi henüz yapilamamistir.

Alisilagelmis bir teze göre o dönemde komünist olan Reich, ruhçözümcülerin Almanya'daki siyasi gelismelerine uyum saglamalarinin kurbani oldugu varsayilirsa, söyle bir soru çikar karsimiza: Reich'in dislanisi neden bagira bagira ve gösterisli degil de son derece gizli bir sekilde gerçeklesmisti ? 1997'de genis çapli bir yayina konu olan "Reich Vakasi" tabii ki daha bir sürü baska soruyu yüzeye çikarir, örnegin: gelismelere sahit olanlar bugün Freud'u savunanlar tarafindan bile "pek memnun edici olmayan ve tiksindirici", "bayagi" vb. olarak nitelendirilen bu vakayla ilgili niçin ölünceye dek susmuslardir ?

Son on yili asan bir süredir Freud/Psikanaliz mitosunu büyük bir çaba ve titizlikle kirmaya çalisan "US Freud bashers" toplulugu neden bu kocaman kara lekeyi farkedememistir ?

20. yy. aydinlanmasinin çöküsünün anlasilabilinmesi için Freud/Reich çatismasina LSR-Projesinde özel hatta merkezî bir yer ayirtilmistir. Bunun yanisira bu çerçevede açiklanmamis bir sürü baska sorunlarin incelenmesine de yer verilecektir.

 

Reich-monografimdem alintilar
Reich-Freud ve (DPG/IPV) çeliskisinin bagdasamayan karsit pozisyonlarinin ifadesi için bkz: Birinci baski 1981, 1993'te dördüncü baskida ek bölüm. Bibliyografya besinci baskida yenilenmistir.
 

»Reich Vakasinin« yeniden tartismasi (Bibliyografi)
1982 yilinda Alexander Mitscherlich'in ölümünden sonra Alman ruhçözümcülerin arasinda baslayan DPG/IPV'nin nasyonal sosyalizme karsi politikasini konu alan çok hararetli bir tartismanin beklenmedik ve hos olmayan bir yanürünü olmustur: sadece ruhçözümcüleri tarafindan degil ayni zamanda sözümona solcu Freudcular tarafindan da bastirilan ve 1934'ten beri konu olmayi bekleyen »Reich Vakasinin« tartisilmasi. Bu tartismaya katilanlar ne kadar zit düsünce temsil ettiyseler de sonunda bir noktada hemfikirdiler: »Reich Vakasi« artik tarihsellesmis ve güncel degerini de yitirmistir.
»LSR-Projesi« ise Freud ile arasindaki çeliskisine dayanarak Reich'a güncellik kazandirir. Bunu yaparken, tartismalarin degerlendirmesini yeni belgelerin isiginda ve ayni zamanda konuyla yakindan benzerligi olan Stirner ve Lamettrie "vakalari"yla kiyaslayarak hareket eder. Reich'in sözkonusu olan bu önemi - felce ugramis aydinlanmanin yeniden hayata kazandirilmasi için -- ne Freud'un ne de kendisinin teorik yapitlarinin günümüzün bilimsel "standartlarina" uymalarina baglidir.

 

»Fenichel-Mektuplari« (ve elestiriler)
»Reich Vakasi« (1997 ve devami) tartismalarinda sözümona »Fenichel-Mektuplarindan« yer yer yararlanilmistir. Ruhçözümcü Otto Fenichel bu mektuplari 1934 ile 1945 tarihleri arasinda küçük bir grup olan sürgündeki arkadaslarina göndermistir. Bu mektuplarin on yil boyunca yayinlanacagi ilan edilmesine ragmen, henüz 1998 yilin sonunda eksiksiz olarak yayimlandi.
Bunlarin özenle degerlendirilmesi ve yorumlanmasi, Freud ile örgütlü ruhçözümcülerin çaktirmadan ve etkili bir sekilde Reich'i ruhçözümlemesinin yüzkarasi olarak damgalamalarinda eskiden beri sakli ve gizli güdüleri ve yöntemleri açiga çikaracaktir.
Otto Fenichel, son derece karmasik ve ruhçözümlemesi tarihinde örneksiz bu süreçte - ki aydinlanmanin 20. yy'da çöküsünü anlamak için bu »LSR-Projesi« baglaminda can alici bir noktadir - belirleyici bir rol oynamistir. Fenichel, kimilerin bugün görmek istediklerinin tersine kesinlikle bagimsiz bir izleyici degildi.

 


Türkçesi: H. Ibrahim Türkdogan, Can Yasmut / 16.08.01

 

Wilhelm Reich

Bernd A. Laska
Türkçesi: Necmi Zekâ
Alan Yayincilik, Istanbul 1984


Giris -- 11
Çocukluk ve gençlik dönemi -- 13
Viyana'da yüksek ögrenim -- 17
Viyana ruhçözümlemesi derneginde -- 22

Libido kuraminin kaderi üzerine --25 / 1920 dolaylarinda ruhçözümlemesinin sorunlari -- 26 / Viyana teknik ruhçözümlemesi toplu çalismasi -- 28 / Ruhçözümlemesi bakimevi -- 30 / Sürüdeki kara koyun -- 31
Orgazmin islevi -- 37
Reich'in orgazm kurami -- 37 / Orgazm gücü bir norm mudur? -- 45
Kisilik Çözümlemesi -- 49
Sagaltimin sefaleti -- 50 / Reich'in sagaltim alanina getirdigi yenilikler -- 52 / Kisilik nedir? -- 57 / Sinircemeli ve üreyimsel kisilik -- 59

Yüceltme -- 63
Ikinci elden dürtüler ve mazosizm sorunu -- 64
Freud mu Reich mi? -- 67
Ruhçözümlemesinin "zindik"lari -- 68
Freud Reich'i anlatiyor -- 69
Reich Freud'u anlatiyor -- 71
Reich'in URD'den çikarilmasi -- 73

Siyaset ve karsi-siyaset -- 78
Sinircemenin önlenmesi -- 79 / Cinsel siyaset ("Sex-Pol") -- 83 / Fasizm ve sovyet marksizmi -- 85 / Toplumsal özdüzenleme: emek demokrasisi -- 87 / Karsi - siyaset -- 91 / "Tuzak" -- 93 / "Gelecegin çocuklari -- 96
Orgon bilimine giden yol -- 100
Ruh - bedensel tibçilar -- 101 / Reich'in bilesimi -- 103 / Bazi elektrofizyolojik deneyler -- 108 / Bitkisel sagaltim -- 110 / Dirimsel atim -- 114
Orgon bilimi -- 121
Orgon - biriktireci -- 122 / "Einstein olayi" -- 124 / Orgon fizigi ve saymaca fizik -- 126 / Bir dirimsel hastalik olarak kanser -- 128
Fesat -- 131
Ince hesaplara dayali bir eylem mi? -- 132 / Mahkeme karari -- 135 / Dava, tutuklanma, ölüm -- 136
Kullanilan kisaltmalar -- 138
Türkçe'de diger Reich çevirileri -- 139
Dipnotlar -- 140
Kronoloji -- 146
Tanikliklar -- 150

Alexander S. Neill, Ola Raknes, Bronislaw Malinowski, Béla Grunberger/Janine Chasseguet-Smirgel, Jean Amery, Eustace Chesser, David Cooper, Ronald D. Laing, Gunther Schmidt/Eberhard Schorsch


[...]

[64]

Reich daha 1926'da bunu görmüstür: Ister tarihsel olarak boygöstermis olsun, ister keyfi olarak konulmus olsun, bir normlar sistemine uyum saglamak, saglik ya da yüceltme yetenegi için ölçüt olamaz. Bunun yerine, bireyin, sinir hastasi olmadan ya da hep sinir hastasi olarak kalmadan, uyum saglayacagi bir sistem nasil olusturulmali sorusu sorulmalidir. Bireyin içinde yetistigi, tomlumsal kosullarin hastaliga yolaçiciligi en aza indirgendigi zaman, eger kültür dedigimiz sey, agir bir kollektif sinirceme degil de, bir yüceltme ise, gerisi kendiliginden gelmelidir. (142) Bu da yalnizca büyük ölçüde anarsist ilkelere dayanan bir toplumda olabilir.

IKINCI ELDEN DÜRTÜLER VE MAZOSIZM SORUNU

Olaya baska açilardan da bakan Reich, ataerkil-otoriter çagin, kültürlü insani'nin ikinci bir modelini çikarir ortaya. Söyle betimler kültürlü insani: Üç katmanli, canli bir yapiya sahip bir varliktir... En dista, kendini denetleme, saplanti haline gelmis yalanci bir incelik, yapay bir toplumseverlik maskesi vardir. Insanoglu bu katmanla, Freud' un "bilinç disi" adini verdigi, gücünden hiçbir sey yitirmeksizin, dizginlenebilen sadizm, açgözlülük, sehvet düskünlügü, kiskançlik, sapiklik gibi seylerin yeraldigi ikinci katmani örter. Ikinci katman, cinsel yasami yadsiyan kafa egitiminin yarattigi yapay bir olgudur; insan bilinçli olarak baktiginda onu, agzi açik bir iç bosluk gibi algilar.  (143) Ruhçözümlemesinin tersine, Reich kendi yöntemiyle, üçüncü ve son katmana, yani dirimsel çekirdege  ulasmayi basarmistir. Üçüncü katmanda dogal toplumseverlik, cinsellik, kendiliginden çalisma sevinci, sevgi yetenegi bulunur ve etkinlik gösterirler... Insanoglunun içinde bulundugu toplumsal yoksullugu yenebilmesi için biricik gerçek umut bu katmandadir.  (144)

[65]

Bugünkü normal insani gösteren bu modelde, tüm yasam etkinlikleri için içgüdülerin (Impuls) "dirimsel çekirdek"ten geldigi varsayilmaktadir; ancak disariya çikis "yol"u üzerinde, "ikinci katman"i geçtikleri ve bu arada dönüsüme ugradiklarindan, "en distaki katman" tarafindan maskelenmeseler, bu çarpik, saptirilmis biçimleriyle günisigina çikacaklardir. Reich bu yüzden bunlara ikinci elden dürtüler  adini takmistir; örnegin kati bir zirha bürünmemis ufak çocukta ya da basarili bir kisilik çözümlemesinden geçmis bir yetiskinde açikca görülebilen, birinci elden dürtülerden farklidir bunlar. Ruhçözümlemesi bu niteliksel ayrimi tanimaz. Tartismayi kesen de iste budur... Cinsel etkinligin dogal olmayan, ikinci elden özellikleriyle, her insanin özünde yatan dogal sevgi gereksinmelerini birbirinden ayirmaszak, hiçbir yere varamayiz... Tüm yargilamalar, tabii hak'li (!) olarak, bu karikatüre dayanir iste. Çünkü böyle bir tartismada hep ahlakçilar kazanir, kazanmak zorundadirlar.  (145).

Ister bilimadami olsunlar, ister olmasinlar, gericiler ile tutucular için, Reich kisaca bir cinsel bolsevik ya da bunun gibi birseydi; liberaller ile ilericiler -- özellikle programlarinda cinsel özgürlügü bulunduranlar -- da Reich' i, bugüne degin, distan bakildiginda belli olmasa bile, hep reddetmislerdir. Çünkü onlar keyfi ve normatif olan herseyden kusku duyarlar. Reich da kalkip, söyle seyler yazmistir: Ikinci elden, dogal olmayan, toplum disi dürtüler, bir de ahlaksal frenlemeyle karsilasirlar. Dogal haz duyma gereksinmelerine ise, eger bunlarin gerçekten "yasanmasi" isteniyorsa, ancak özgürlük ilkesi uygulanabilir. Asil sorun, her durumda "dürtü" sözcügünün ne anlama geldigini bilmektir.  (146)

Reich'in kisilik çözümlemesi tekniginin, etkili bir teknik olusuna borçlu oldugu, önemli bir kuramsal yeniligi daha vardir. Ilk bakista yalnizca uzmanlari ilgilendirir gözüken bir yeniliktir bu: Mazosizm sorununun çözümü. Burada kastedilen, pek az mazosist kisilik tarafindan gelistirilen

[66]

mazosist sapiklik degil, insanin tatsizligi (Unlust) nasil dürtüsel olarak isteyebilecegi ve hatta bundan nasil bir doyum çikaracagi sorunudur.  (147) Dürtü ruhbiliminin bu çeliskisinden Freud, ileriye götürülmesi pek zor bazi sonuçlar çikarmistir: Ölüm dürtüsü büyük ölçüde bir "birincil mazosizm" (148) ile, yani "aci çekmeye dirimsel istenç" ile özdestir.

Reich bu sorunu, dört yili askin bir süre baktigi bir vakanin yardimiyla, aydinliga kavusturdu. Bu vaka, o güne degin, bir giz perdesiyle örtülü kalmis bir sürü sorunu aydinlatmami sagladi.  (149) Burada bunun üzerinde uzun boylu durmayacagiz. Reich'in vardigi sonuç suydu: Mazosim ikinci elden dürtülerin prototipidir... Ruhçözümlemesinin sandigi gibi, sinir hastaligin nedeni degil, sonucudur.  (150) (Ruhcözümlemesi, dirimsel olarak varolan, içsel bir temel çatiskiya öncelik verdiginden, gereksinmelerle disdünya arasindaki temel çatiski  (151) konusundan uzaklasmistir). Reich'a göre, tüm sinircemelerde mazosist bir yön vardir; mazosizm ögesi, sagaltim sirasinda en geç orgazm gücünün elde edilmesinden hemen önce, hazdan duyulan, elementar kaygi biçiminde ortaya çikar. Hazdan kaygi duyma, insanoglunda neredeyse "ikinci bir doga" halini almis; en yüksek tinsel ürünlerde bile, genellikle gizli, ama belirleyici bir etmendir. Fizyolojik haz duyma islevin temelinden bozulmasi,  bu kaygiyi ortaya çikarmistir. Yine de birkaç yil almistir bu, çünkü: Mazosizm düzeneginin anlasilmasi, dirimbilime giden bir yol açmisti önümde.  (152) Insan yasaminin diger alanlarinin anlasilmasinda da, Mazosizm sorununa getirilen bu yeni bakis önemli bir köprü görevi gördü. Böylece, hiç hesapta yokken, tüm izdirap çekmeye dayanan dinlerin ve felsefelerin candamarina toslamistim.  (153) Bunun da ötesinde, Mazosizm kitle ruhbiliminin ana sorunu haline geldi.  (154)

[Ek 1993: Freud, o zamana dek Reich'in gelismesini büyüyen bir süpheyle izlediyse de, ögrencilerin bu en dinamiklisini de neticede kabul görmüs ruhçözümcülerin çevresine girecegini umuyordu. Reich, mazosizm-yazisiyla bu umuda kesinlikle son vermisti. Freud'u öylesine sasirtmisti ki, kisa bir müddet için olsa bile, ona iradesini kaybettirdi. Bu yaziyi yok edemedigi için Freud, "yazarin bolsevik partisinin bir üyesi oldugunu, vb." açiklamalarin yapilmadan yayinlanmamasinda israr etmistir. Daha sogukkanli olan çalisma arkadaslarindan bazilari kendisini ikna ederek böylesine görülmemis ve üstelik akilsiz bir davranistan uzaklasmasini sagladilar. Siegfried Bernfeld'in taraf tutan bir yazisi bilimsel tarza daha layik bir sekilde ayni amaci izlemektedir: bu çeliskiyi siyasî bir fikir kavgasina dönüstürmek. Bernfeld amacina ulasamamasina ragmen, bu olaylar Reich'in hiç isine gelmedi. O zaman Freud'la Reich'in karsit olduklari artik kesinlik kazanmisti; ve Freud'un Berlin ruhçözümcüler dernegin baskani Felix Boehm'e hitaben bir kereye mahsus dahi olsa agizindan çiktigi o parola artik her ruhçözümcü tarafindan bilinmekteydi: "Beni Reich'tan kurtarin !"]

Türkçesi: H. Ibrahim Türkdogan, Can Yasmut / 16.08.01

[67]

FREUD MU REICH MI ?

1934 Agustosunda Luzern'de yapilan XIII. Kongresinde Reich, Uluslararasi Ruhçözümlemesi Dernegi'nden (URD) çikarildi. Reich'in söyledigine göre, gerçekte, kongre tamamen bu üzücü olayin etkisi altinda geçmisken  (155), kongre tutanaginda bu olaya tek bir sözcükle bile deginilmez. Ruhçözümlemesinin tarih yazimindan da, bir çarpitmadan baska birsey ögrenemiyoruz: Onlara göre, Reich'in kendisi URD'den çikmis. Freud'un yasamöyküsünü kaleme alan ve 1952'de tüm bunlari kagida dökerken, kendinden oldukça emin olan Ernst Jones'un yorumudur bu. Hem de 1934'de bile, az da olsa bir takim kisiler, Reich'a hak verdikleri halde, bunda diretebilmistir. Reich o siralar varolan bazi kosullarin kisa bir dökümünü yapmaya çalismistir (156). Yine de ruhçözümlemesi tarihi içinde, Reich'in yerinin bos kalmasina yol açan olaylardan çogu, o zamanlar (ama ondan sonraki onyillarda da) perde arkasinda Freud dahil, etkili bazi kisilerin susarak ya da göz isaretleriyle anlasmaya varmalari sonucunda olmustur. Hiç kötülük düsünmeyen ya da yan tutmayan meslektaslara, bunun formel ve yalnizca geçici bir uygulama oldugu izlenimi verilmis; Almanya'daki siyasal gelismelerden sonra, gerekli görülen bir uygulama oldugu söylenmistir. "Sürüdeki kara koyun"un unutulup gitmesinde, sürgün ve dünya savasi da üzerlerine düseni yapmislardir.

[68]

Reich'in yeniden gündeme gelmesi, meslektaslarinin karsi koymalarina karsin, 60'li yillarin sonuna dogru, ögrenci hareketinin Reich'i yeniden kesfetmesiyle olmustur. O zamandan bu yana, kuramlarinin bazi bölümleri çogulcu bir çesitlilik içinde varliklarini iyi kötü sürdürse'de, 1934'de, olumsuz yönden de olsa, gösterilen ilgiyi bir daha bulamamistir. O zamanlar konuyla ilgilenenlerin çogu, Reich'in dedigi gibi, gerçekten, Freud'un ilk baslarda devrimci olan ögretisinin tutarli bir devami'nin  (157) söz konusu oldugunu bilmekteydiler. Bir tek bu açidan bakildiginda, tüm olup bitendeki fesat yönü daha az inanilmaz gelebilir insana.

RUHÇÖZÜMLEMESININ "ZINDIK"LARI

Freud'un baslangiçtaki ögretisindeki devrimci öge, kuskusuz onun cinsellik tasarimiydi. Cinsellik yüzünden Josef Breuer ve Wilhelm Fliess ile arkadasliklari bozulmustu. Bu yüzden onyildan fazla bir süre tamamen bilimsel yalitilmislikta çalisti Freud. Yine bu yüzden çok deger verdigi çalisma arkadaslari Alfred Adler, Carl Gustav Jung ve Otto Rank ondan ayrildilar. Freud'un bu "zindik"larla ne denli temelden hesaplastigini gösteren, yalnizca "Toplu Yapitlari"nin ad dizininde bu adlarin karsisindaki sayfa sayisinin çoklugu -- her biri için en az yetmis -- degildir. Freud, kendisiyle rekabete giren kuramlarla, nesnel ve dürüst yöntemlerle tartismayi yegler. Çatisma durumlarinda da uzlasmaya yatkindir; ta ki ruhçözümlemesi toplulugundan, karsisindaki kendi istegiyle ayrilsin, yoksa zorla adam çikarilmasini kabul etmez asla.

Örnegin daha önceden mitlerin ve söylencelerin anlami üzerine çalismalar yapmis, amatör bir çözümcü olan Otto Rank, 1924'de, Ödipus karmasasinin merkezi öneminin yerine, ki ruhçözümlemesi için sinirceme ile kültürün kaynagi ve kökenidir bu, dogum traumasini koyan bir kuram atti ortaya. Freud bunun üzerine, Ferenczi'ye yazdigina göre, neye ugradigini sasirdi; çünkü bu kurami o denli ciddiye almisti ki, tüm yasamini verdigi sinircemenin cinsel

[69]

nedenleri üzerine yaratisinin tamamen yikildigini sandi. Rank'da da sinirceme çatiskisinin dirimsel olarak belirlenmesi yalnizca onu avutabiliyordu. Ancak Freud çok geçmeden kendi kuraminin statüsü üzerine daha az titiz olmaya ve Rank'in yanlisini bulduguna inanmaya basladi. Yine de Rank'in fikrini, gereginden fazla, uzun uzadiya tartismisti. Hatta yillar sonra, Rank Freud'a sirtini çoktan döndükten sonra bile, Freud onun düsüncelerini "cesaretli ve özlü" olduklari için övdü. Freud'un yazilarinda Rank'in adinin sikça ve bu biçimde geçmesi, Ruth Mack Brunswick'in becerikliligini överken ya da Sandor Ferenczi'yi çözümleme ustasi olarak adlandirirken oldugu gibi, genellikle Freud'un teveccühü olarak görülür.

FREUD REICH'I ANLATIYOR

Burada kabaca anahatlarini çizdigimiz arkaplân gözönünde tutularak bakildiginda, Freud'un yazilarinda Reich'tan ne kisi olarak ne de çalismalariyla söz edilmemesinin bir çeliski oldugu görülmektedir. Reich'in, özellikle 1922 Berlin kongresinde, Freud'ca çok önemli bulunan temalar üzerinde yogunlastigi dikkate alinirsa, bu çeliski insani daha çok sasirtir. Üstelik Freud'un son dönem yazilarinda, Reich'in yazilarini tamamen bilmezden gelerek, bu alanlarda nelerin "elden kaçirildigi" üzerine dert yanmasi, olayi neredeyse gülünç kilmaktadir.

1930'da Reich Berlin'e gidene degin, her ikisi de sürekli kisisel iliskide bulunmuslardir. Freud'dan 40 yas küçük olan Reich sunlari animsar: Bir sorunum oldugunda, odasina çikardim, yarim saat, bir saat o konuyu tartisirdik.  (158) Ölüm dürtüsü, cezalandirilma gereksinmesi, aci çekme istenci gibi temalar da bu sorunlarin arasindaydi. 1920'den beri kendi çalismalarini pek önemsemeyen Freud, Reich'a: Kimseye aldirmadan bakimevindeki çalismanizi sürdürün. Benim öne sürdügüm yalnizca bir varsayim... bir düsünce oyunundan baska birsey degil!  (159), ögüdünü verir. Bunlar ölüm dösegine uzanmaya hazirlanan birisinin düsüncele-

[70]

ridir; Reich bunu çok sonralari; düsünme ile tüm organizmanin genel durumu arasindaki bagintilar ve dirimsel hastaliklar üzerine gelistirdigi kuraminin baglaminda görebilmistir.

Freud'un 6 mayis 1926'daki 70. dogumgününe Reich, asagi yukari 200 sayfa tutan "Orgazmin Islevi" kitabinin elyazmasi bir örnegini armagan olarak sunar. Kitabin basligini okuyunca pek hosnut kalmadi. El yazmasi örnege bir süre bakti, duraksadi, sonra bozuk bir sesle: " bu kadar kalin mi oldu?" dedi... Akilci bir tepki degildi gösterdigi. Her zaman oldukça saygiliydi, belli bir temele dayandirmadan, böylesine yaralayici konusmazdi.  Freud kendisine ithaf edilen yaziyi iki aydan fazla elinde tuttu. Oysa kendisine sunulan yapiti birkaç günde okuyup, görüsünü yazili olarak bildirmek, Freud'un adetiydi.  (160) Kitap üzerine yargisi olumlu, ancak mesafeliydi. Freud, 70. yasgününde bizlere dünyaya güvenmemek gerektigini söylemisti. Insanlarin bizi eller üstünde tutmasinin hiçbir anlam tasimadigini belirtti israrla. Dünya ruhçözümlemesini, sonradan basini daha kolay ezebilmek için, benimsiyordu. Ruhçözümlemesi derken "Cinsel Yasam kurami" demek istiyordu. Eh, ben de iste cinsel yasam kuramini saglamlastiracak bir katkida bulunmustum... Freud, "orgazm kurami" çözümünü neden reddediyordu acaba?... Orgazm kuraminin tüm sinirceme ögretisi için, beraberinde getirdigi sonuçlarin, herkesi ürküttügünü hiç mi hiç göremiyordum o günlerde.  (161)

Freud'un dolayli olarak dile getirilen kararsizligina taniklik edebilecek çok az belge vardir aslinda. Lou Andreas - Salome'ye yazdigi bir mektubunda Freud küçümseyici bir ironiyle Reich'tan "tahta ata binmis, inmek bilmeyen birisi" (162) diye söz eder. Yillar önce kendisinin de karsilasip, üstesinden gelemedigi sorunlar karsisinda genç Reich'in, kesin basariyi hedef alarak, gösterdigi ciddiyet ve heyecanindan rahatsiz olmus olmali. Freud asil kendi yapiti "Kül-

[71]

tür Içindeki Rahatsizlik"tan (*) Lou'ya söz ederken, tahta ata binmis gibidir: "Bu kitap bana çok gereksiz geliyor. Ama ne yapabilirdim ki baska? Insan bütün gün sigara içip, kagit oynayamaz ki" (163). Buna karsin Reich olayi tamamen degisik bir gözle görür: Bugün, Freud'un "Kültür Içindeki Rahatsizlik" kitabinin, (Freud'un evinde yapilan ve küçük bir toplulugun katildigi) kültür tartismalarindan dogdugunu ve yalnizca, benim olgunlasmakta olan yapitimi, dogurdugu öne sürülen "tehlike"yi çürütmek için kaleme alindigini pek az insan bilir  (164)... Dogabilimci Freud ile burjuva kültür felsefeci Freud'un büyük anlasmazliga düstügünü artik biliyoruz.  (165) Bu tümceyle Reich, Freud'un 1920'den beri düsüncelerinde ve eylemlerindeki çiftdegerliligi (Ambivalenz) açiklamaya çalisir.

REICH FREUD'U ANLATIYOR

Reich'in Freud'a karsi elestirel konumunun en önemli yönü son alintida yeralir. Ilk kez karsilastiklarinda, bir insan olarak Freud'un Reich'ta uyandirdigi hayranliktan da daha önce sözetmistik. Uzun süre, kendisine karsi düsmanca tavir alan dünyaya karsi duran dogabilimci Freud'un övgüsünü yapmayi, Reich herseye karsin yasaminin sonuna degin sürdürmüstür. Hatta 1952'de kendisiyle yapilan bir söyleside söyle demistir: Freud ilke açisindan benimle ayni görüsteydi. Ama sira somut seylere gelince karsi çikiyor, bana sirt çeviriyordu.  (166) "Kültür herseyden önde gelir!": Reich'in sinircemelerin önlenmesini konu alan bir konusmasi üzerine, Freud'un yaptigi yorum budur (167). Reich'in söylesi boyunca, genel olarak çizdigi Freud tablosu elestirel, ama büyük ölçüde de olumludur. Hemen birkaç ay sonra, Ernest Jones'un kaleme aldigi, Freud'un yasam öyküsünün ilk cildinin okumasi, Reich'in kafasindaki Freud imgesinin büyük ölçüde degismesine yol açar. Bu okuma,

[72]

bazi çikarsamalari içeren bir ek yaziya neden olmustur. Bu çikarsamalardan sonuncusu söyledir: (4)...ne denli büyük ve önemli olurlarsa olsunlar, ruhbilimsel buluslari, temel bulusunun benim 10 yil, Freud adina izledigim yanlari karsisinda basvurdugu kaçisi dile getiriyordu...  (168)

Benzer düsüncelere Reich daha 1935 yilindayken sahipti. Ama bu düsüncelerini savunmayi sürdürmemisti. O siralar sunlari yazmisti ögrencisi Lotte Liebeck'e bir mektubunda: Geçen gün, uzunca bir aradan sonra, "Üç Deneme"ye (169) yeniden göz attim ve kimi bölümler, özellikle üreyimsellige deginen bölümler beni sasirtti. Uzun yillar üreyimsellik kuraminin Freud'tan kaynaklandigini sanarak kendime büyük haksizlik etmisim. Bunu düpedüz benim baba saplantima borçluyum. Günün birinde onunla arama kesin bir çizgi çekecegimi umuyorum.  (170)

Cinsellige karsi besledikleri düsmanca tavrin çok geçmeden ortaya çikardigi bir insan toplulugu içinde kalmakta Reich'in israr etmesinin, "baba saplantisi"ndan daha basit açiklamalari vardir. Hem böyle bir açiklama, Reich'in ayni zamanda marksçi gruplardaki etkinligini de anlasilir kilma üstünlügünü tasir. Ideolojik açidan nereye ait oldugunu tam bilemez Reich: Peer Gynt (**) gibi, ben de kendimi bu dünyada yabanci hissediyorum.  (171) Sempatilerimin çokyönlülügü sonradan beni su ilkeye götürdü: "Bir yerde herkes haklidir". Bütün is, nerede oldugunu kestirebilmektedir.  (172) Ruhçözümlemesi ve Marksizm (bu konuyu ilerde ayrintilariyla ele alacagiz) Reich için ideolojik bir dayanak olmaktan çok, birbirlerine en uygun düstügünü sandigi iki etkinlik alaniydi. Sonradan "bir tarikat üyesininkine benzer bir yasam" sürmeye zorunlu hissetmistir kendini bu yüzden. Kismen sifreli bir öz-yasamöyküsü olan "Isa" kitabinda Reich sunlari yazar: Onlara katilmadin mi, onlarla birlikte yola koyulmadin mi? Hep tek basina kalmaktan 

[73]

korktugun için. Çesitli nedenlerden dolayi onlara gereksinme duyuyordun: Onlarla konusmak, sözlerinin birlikte yasadigin insanlarin düsüncelerinde yaptigi etkiyi ögrenmek, sözlerin nasil bir yanki kopardigini duymak, besledigin umutlardan ve gelecek tasarilarindan söz açtiginda, arkadaslarinin gözlerindeki umut dolu parlamayi görmek için.  (173)

REICH'IN URD'DEN ÇIKARILMASI

Dernekten atilma biçimi o denli gülünçtü ki, disaridan birine kesinlikle inanilir gelmeyecektir.  (174) Burada bu çaprasik, bugüne degin kismen aydinlatilabilen olayin ayrintilarina inmeye çalismayacagiz. Reich üreyimsellik üzerine tezlerini ilk kez ortaya attiginda baslayan savasin kazanilmasidir bu atilma. Reich'in ilk baslarda ne olup bittiginden haberi bile yoktur. Bir gün, Reich'a, yaptigi bir konusmadan sonra, yasli bir ruhçözümcü olan Theodor Reik yaklasmis ve harika bir konusma yaptigini, ama (Reich'in kitabini kastederek) "kendisine kalsa, böyle bir kitap yazmaya yanasmayacigini" söylemistir. Tipatip böyle dedi. Sanirim, bu sözler içinde bulundugumuz durumu çok iyi yansitiyordu.  (175)

Ilk iki yil boyunca, hiçbir sürtüsme olmadi. Sonradan, yasli hekim arkadaslarin muhalefeti kendini hissettirmeye basladi. Pek çok seyi anlayamiyor, görmüs geçirmis hekim yetkelerine gölge düsmesinden korkuyolardi. Bizim ortaya attigimiz yeni buluslar karsisinda ya "Oo, yeni birsey degil ki bu, Freud'da da bulabilirsiniz", ya da "yanlis" diyorlardi.  (176) Freud'un tavri yukarda kisaca belirtildi. Ancak genç meslektaslarin, bu yavas yavas alevlenen tartisma karsisinda agirliklarini koyduklari da pek söylenemez. Hem bunun nedeni yalnizca yasli meslektaslara maddi açidan bagimliliklari da degildi. (Yasli meslektaslar onlara hastalarini havale ediyorlardi). Viyana Topluçalismasinin 20 üyesinden hiçbiri kisilik çözümlemesi yolunu izlememisti.  (177)

[74]

Çikarilmasindan asagi yukari 10 yil önce Reich'in Viyana'daki Ruhçözümlemesi Dernegi'ndeki durumu suydu: Freud ve diger yasli meslektaslar özel konusmalarda sirtini sivazlayarak, onun harika bir kilinik hekimi oldugunu söylüyorlardi; ancak resmi olarak susuyor, hatta içlerinden bazilari -- bunlar arasinda Reich özellikle Federn ve Nunberg'in adini verir -- ona karsi cephe aliyorlardi. Onun çalisma düskünlügünü, çok çalisma gerektirdigi halde, pek etki saglamayan topluçalisma ve bakimevine kanalize ettigine inaniyorlardi. Ama Reich, dernegin basindakilerin çevirdigi dolaplardan bir türlü kurtulamiyordu. Nedir bu baltalamanin anlami? Bu isi kimin baslattigini bilmiyorum. Ancak karsimda Dernek Yürütme Kurulu'nun toplu bir eylemini görebiliyorum.  Ortaya koydugu nesnel elestirisini dikatte almiyorlardi, ona karsi bir elestiri de getirdikleri yoktu. Dernekte görevlerin dagilimi sirasinda hep atlaniyordu. Reich 1926'da bir mektubunda bu durumdan yakinir: Kendimi gülünç duruma düsürmeden, yapilan -- az çok üstü örtülü, ama yine de insanin canini yakan -- sayisiz ignemeliyi siralayamam dogrusu.  (178)

Diger bir takim meslektaslar ise -- bunlar arasinda da Reich örnegin Anna Freud ve Helene Deutsch'un adini verir -- her zaman dostça davranmislar, ilgi göstermisler, ama yansiz kalmislardir. Bir tek Otto Fenichel'in durumu farklidir. Yalniz o, Ruhçözümlemesi dergisinde yayimlanan, kapsamli ve olumlu bir elestirisinde, Reich'in yazilarindan söz açmistir. Sonradan "Diyalektik Maddeci Ruhçözümcüler Grubu"nda Reich'in en yakin çalisma arkadasi olmustur. Ancak çatismanin doruk noktasina varmasina az kala, 1934'de Fenichel birden bire geri çekilmis, ve çok geçmeden Reich'in en azili düsmanlari arasina girmistir. Bu olay yüzünden Reich birkaç hafta bir sinir hastaliklari bakimevinde kalmak zorunda kalinca, Fenichel, Reich'in bosandigi karisi Annie ile birlikte kollari sivayip, Reich'in ruhhastasi oldugu söylentisini yaymaya baslamistir. (179)

Sonradan Reich ile birlikte çalisan düzinelerce ruhhekimi tarafindan dogrulanmayan, ama ruhçözümcüler ara-

[75]

sinda hemen hüsnü kabul gören bu "teshis", daha önce de, 20'li yillarin baslarinda ortaya atilmistir. Tabii açik açik söylememislerdir bunu. Bu is o zamanlar Paul Federn'in basinin altindan çikmisti. Herkesten uzun süre Freud ile birlikte çalismis ve 14 yil boyunca onun sekreterligini yapmisdir Federn. Oglu sunlari söyler: "Kisisel konusmalardan biliyordum ki, Federn herkesten çok, Reich'in sizofren tepkiler gösterdigine inaniyordu. Bu onu...zor sorunlarla karsi karsiya birakiyordu". Bu sorunlari Federn'in çözme biçimi üzerine pek belge yoktur elimizde. Ancak motivasyonun anahtari su tümcededir: "Federn insani, sado-mazosist bir hayvan olarak görür. Dogustan, egemen olma ve egemenlik altina girme dürtüsüne sahip tek hayvan türüdür". (180) Federn'in Reich sorunun üstesinden gelmesi on yildan fazla sürdü, ancak sonunda "basari"ya ulasti.

Böylece 1934'de Luzern Kongresinde Reich, daha URD'de üye olmamis üç Norveçli meslektasiyla birlikte, tek basina kaldi. Her zaman oldugu gibi, orada da dostça davrandilar ona, hatta hazirladigi konusmayi yapmasina bile izin verdiler, ama "konuk" sifatiyla. Toplantiyi düzenleyenler, Reich'in çikarilmasinin geçici bir formalite oldugu izlemini uyandirmada pek zorluk çekmediler.

Aslina bakarsaniz, - Freud'un, Federn'in, Fenichel'in ve digerlerin -- böylesi bir davranisi, her seferinde degisik bir nedene dayansa da, "insani açidan anlasilir" olarak nitelendirebilir pekâlâ. Onlara göre, Reich fazlasiyla "fanatik" davranmisti. Daha gerçekçi olmali, biraz ayak uydurmaya çalismaliydi. Ne de olsa URD'de, örnegin Bernfeld ya da Fenichel gibi marksçilara bile yer vardi. Gerçekten de bu konuda Reich'in siyasal etkinliginin, önplânda bir rol oynadigi dogrudur. Ama Reich'in siyasal etkinliginden öncesine uzanan, düsmanca bir tavir hep varolmus, ta bugüne degin sürmüstür.

Reich'in kendisi de, ancak yillar sonra, olan biteni dogru dürüst kavrayabilmistir: Kendisine, daha dogrusu çalis-

[76]

malarina yöneltilen saldirilarin ortak yönleri günisigina çiktiktan ve mazosizm sorununu hekimlik açisindan daha kesin bir biçimde, yani ruh-bedensel bir sorun olarak arastirdiktan sonra olmustur bu. 1932'de mazosizm üzerine bir çalismasinda elestirdigi Freud'un ölüm dürtüsü öncülü (Postulat) üzerine, 1941'de Reich sunlari yazar: Yine de Freud isin basinda, hatiri sayilir çabalar harcayarak, üzerinde durulmaya degen birsey bulmustu.  (181) Reich, çalismalariyla, hem bireyde hem de toplumda binlerce yildir dokunulmadan duran bir "egilimäin damarina bastigini, açik seçik bir biçimde görüyordu artik. Bu "egilimä, yalnizca Batinin da degil, tüm kültür tarihini karakterize ediyordu. (Bak. Cinsel Ahlak'in Boygöstermesi). (182) Bu egilim örnegin eski Yunanlilarin "herseyin atasi savastir" sözünde oldugu gibi, Ispanyol falanjistlerin seçim sloganlari "yasasin ölüm"de de, kisa ve öz bir biçimde dile gelmektedir. Insanoglunu tek sado-mazosist hayvan olarak görmek kolaydir, ama Reich'a göre, tüm hakikat bu degildir.

URD ile kavgasinda Reich su kanitlamayi sundu: URD Yönetim Kurulu'nun sundugu, gönüllü olarak dernekten ayrilma istemini Reich yerine getiremez. URD Yönetim Kurulu onu dernekten çikarirsa, buna karsi da birsey yapamaz. Hos daha önce gerçeklesen diger atilmayi,  (Reich, bundan bir yil önce, Alman grubundan da, kendisine haber verilmeden atilmistir), ölüm dürtüsü kuramcisinin bakis açisindan anlayabilir... ama ayni zamnda kendisini, baslangiçtaki hekimsel, dogabilimsel ruhçözümlemesinin en tutarli ve mesru temsilcisi ve gelistiricisi olarak gördügünü, bu bakimdan atilmayi taniyamiyacagini açiklar.  (183)

Ancak bu soru, tartisma konusu bile edilmez. Reich ile ruhçözümlemesi arasindaki çatisma, Emile Durkheim'in 1912'de formüle ettigi bir olaya, tam uyan örnek bir durum olur: "Bilim dahil, hersey, toplumsal yasamda kani'ya dayanir". (184)

Çok önceleri, 22 yasindaki Reich, URD'ne girerken, baska bir baglamda, çok ilginç bir suçlamada bulunmustu:

[77]

Tüm özgürlük çabalari sözde kaliyor. Insanin kendi narsizmine sundugu bir komedi bu; insanin oynadigi oyundan koparildiginda küsmesine, gücenmesine neden olan bir komedi.  (185) Reich böylece sezgisel (intuitiv) bir sasmazlikla tam onikiden vurmus oldu. Ruhçözümcüler ve ayni zamande, gelecek bölümde anlatacagimiz markscilar ile sonraki çatismalari da, öz bakimindan, bundan daha isabetli olarak nitelendirilemezdi herhalde.


Dipnotlar

Wilhelm Reich:
BBI = Die Funktion des Orgasmus, Köln 1969 (Bedensel Bosalmanin Islevi. Çev.: B. Onaran, Payel Yay. Ist., 2. Baski 1982)
IÖ = Christusmord, Olten 1978 (Isanin Öldürülüsü)
IY/I = Frühe Schriften, Band I, Köln 1977 (Ilk Yazilar I)
KÇ = Charakteranalyse, Köln 1970 (Kisilik Çözümlemesi. Çev.: B. Onaran, Payel Yay. Ist. 1983)
RFA = Reich Speaks of Freud, New York 1967 (Reich Freud'u Anlatiyor. Çev.: B. Onaran, Payel Yay. Ist. 1981)
SI = People in Trouble, New York 1976 (Sikintili Insanlar)


(142) BBI/27, 191
(143) BBI, 202 (247)
(144) BBI, 202 (248)
(145) BBI, 165 (202)
(146) BBI, 191 (233)
(147) KÇ, 244 (253)
(148) Sigmund Freud: Das ökonomische Problem des Masochismus. Fischer-TB 6394, Frankfurt/M, 213
(149) KÇ, 253 (261)
(150) BBI, 219 (271)
(151) KÇ, 223 (292)
(152) BBI, 221 (271)
(153) BBI, 221 (271)
(154) BBI, 223 (274)
(155) Reich'in URD'den çikarilmasi; »Der Ausschluss Wilhelm Reichs aus der IPV«; in: Zeitschrift für Politische Psychologie und Sexualökonomie, Band 2, 1935, S.54ff
(156) ayni yerde
(157) ayni yerde
(158) RFA, 68 (88)
(159) RFA, 72 (91)
(160) BBI, 146 (179)
(161) BBI, 147 (180)
(162) Sigmund Freud - Lou Andreas-Salomé: Briefwechsel, Frankfurt/M 1966, S.191
(163) alintilayan Ernest Jones: Das Leben und Werk von Sigmund Freud, Bern 1960-62, Band III, S.519
(164) BBI, 181 (220)
(165) Reich'in URD'den çikarilmasi..., 59
(166) RFA, 85 (104)
(167) RFA, 45 (66)
(168) RFA, 130 (150)
(169) Sigmund Freud: Drei Abhandlungen zur Sexualtheorie, Fischer-TB 6044, S.88
(170) RFA, 213 (236)
(171) BBI, 46 (49)
(172) BBI, 35 (35)
(173) IÖ. 233
(174) Reich'in URD'den çikarilmasi..., 54
(175) RFA, 101 (120)
(176) BBI, 110 (132)
(177) BBI, 148 (178)
(178) RFA, 147 (170)
(179) KÇ, 307 (278) ve SI, 224
(180) Ernst Federn: Marginalien zur Geschichte der Psychoanalytischen Bewegung. In: Psyche, Band 28, 1974, S.461-471
(181) BBI, 114 (138)
(182) Wilhelm Reich: der Einbruch der sexuellen Zwangsmoral, Köln 1972 (Cinsel Ahlakin Boygöstermesi, Çev.: B. Onaran, Payel Yay. Ist., 1976)
(183) Reich'in URD'den çikarilmasi..., 56
(184) alintilayan Raymond Aron: Hauptströmungen des modernen soziologischen Denkens, Reinbek 1979, S.55
(185) IY/I, 70


(*) Sigmund Freud: »Das Unbehagen in der Kultur« adli kitap, Türkçede »Uygarligin Içindeki Rahatsizlik« ya da »Uygarlik ve Rahatsizliklari« adlariyla aniliyor. (ç.n.) .

(**) Henrik Ibsen: »Peer Gynt«. Çev.: Bedri Göknil 1956, Yükselen Mat. (ç.n.)


Copyright 2001-2024 © by Bernd A. Laska

  ::L::S::R:: 
felsefe ötesi bir projedir
zaman içinde degil -- ama: tam zamaninda

Impressum, Datenschutzerklärung